İstanbul Boğazı’nda farklı noktalara yerleştirilecek sensörlerle gemilerin çevreye saldığı zararlı emisyonlar hesaplanacak. Proje bu ay başlatılacak ve 2 yıl sürecek.
"İstanbul Boğazı’ndan Geçen Gemilerden Hava Emisyon Envanteri Analizi" Projesi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü ile Güney Kore Ulusal Araştırma Vakfı (NRF) işbirliğinde ocak ayı içinde başlatılacak ve 2 yıl sürecek.
TÜBİTAK destekli projenin ayrıntılarını anlatan İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü ve projenin yürütücüsü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, yılda ortalama yaklaşık 40 bin geminin İstanbul Boğazı’nı kullanarak Türk boğazlar sistemine girişi yaptığını söyledi.
Gemilerden kaynaklı baca gazı emisyonlarının hesaplanması gerektiğini belirten Gazioğlu, "Çünkü dünyamız artık bu çeşit emisyonlara karşı çok duyarlı, belli tolerans sınırlarına geldik. Esasen bu, Türkiye’nin boğazlar konusundaki hakimiyetini de pekiştirecek diye düşünüyoruz. Burası sonsuz bir kaynak değil, buradan geçecek gemilerin bir sınırının olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sınırı koyabilecek maddelerden birisi de emisyonlar. Dünyada artık ne kadar üretim yaptığınızdan çok, bu üretimi nasıl yaptığınız ve nasıl naklettiğiniz önemli." diye konuştu.
Çevre şartlarının hiçe sayıldığı üretim ve lojistik anlayışının artık terk edildiğine dikkati çeken Gazioğlu, kaynakların doğru ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi, çevreye duyarlı üretim yapılması ve ürünlerin çevreye duyarlı şekilde nakledilmesi gerektiğini, Türk boğazlar sisteminin de bu anlamda önemli bir lokasyon olduğunu vurguladı.
Gazioğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin boğazlar üzerindeki hakimiyetini çevre boyutunda da göstermesi gerekiyor, bunu da araştırma projeleriyle gerçekleştirmek mümkün. Boğaz’da belli noktalara yerleştireceğimiz sensörler, gemi kaynaklı emisyonları hesaplamamızı sağlayacak. Biz zaten bir hesap yöntemi geliştirmiş durumdayız ama o hesap yöntemi oradan geçen geminin ana makinesine göre bir yaklaşım içeriyor. Bizim buradaki ana yaklaşımımız, ‘Gemi geçtikten sonra ne kadar emisyon bıraktı?’ üzerine. Sensörler vasıtasıyla gemi geçtikten sonra bunu değerlendirebileceğiz. Biraz daha rafine bir sonuç elde etmeyi bekliyoruz."
İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin anlık dataları sisteme girilecek
Ölçümlerin ilk olarak İstanbul Boğazı’ndaki 3 noktadan başlayacağını ancak bu sayının artabileceğini kaydeden Gazioğlu, Güney Kore’nin bu konuda geliştirdiği bir sistem olduğunu, kendilerinin de söz konusu sistemi Türk boğazlarına adapte ettiklerini bildirdi.
Gazioğlu, "Onların geliştirdiği sistem doğal su geçişlerinde gemilerin olduğu bir sistem, şehirleşmenin olmadığı yerlerde çalışan sistemlerdi. Biz ne yazık ki etrafında yaklaşık 15 milyon insanın yaşadığı bir şehirden bahsediyoruz ve şehrin de bir emisyon kaynağı var. Buradaki emisyon kaynağımız yerel trafik unsurları. Gemi geçtiğinde bu emisyonları nasıl ayırt edeceğiz? Temel olarak boğazdan geçen gemilerin o anlık datasını da gireceğimiz sistemden bahsediyoruz. Teorik olarak bazı çalışmalar yaptık, onu pratiğe dökeceğiz." diye konuştu.
Yerel unsurların bütün motor bilgilerine sahip olduklarını ancak transit geçiş yapan gemilerin motor hacimlerini bilmediklerini, bu durumun kendileri açısından en büyük sıkıntı olduğunu dile getiren Gazioğlu, "Geminin ana makinesini bir şekilde öğrenebilirsiniz ama yardımcı makine dediğimiz jeneratörler var. Bunlar bizim şehir hatları vapurlarının motoru kadar yakıt harcıyorlar, o yüzden gemi geçtikten sonra bıraktığı etkiyi hesaplamak istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Farklı yakıt türlerine geçmek gerekiyor"
Denizcilik sektörünün iklim krizinin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu görüşünü paylaşan Gazioğlu, sektörde eski üretim tekniklerinin zamanla terk edileceğini, gemilerin farklı yakıtlar kullanmasının söz konusu olabileceğini vurguladı.
Kısa mesafeli taşımacılıkta elektrikli motorlar üzerine bir dönüşüm beklendiğinin ancak büyük tonajlı gemiler için bu dönüşümün çok kolay olmadığının altını çizen Gazioğlu, "Elektrikli bir geminin aylarca seyirde olması çok kolay değil. Farklı yakıt türlerine geçmek gerekiyor, buna göre gemi makinelerinin üretilmesi gerekiyor. Halihazırdaki gemilerin bu dönüşümü yapması mümkün değil. O yüzden gemicilik sektörüne bir hedef konulacak, zaman içinde gemilerin dönüştürülmesi istenecek." değerlendirmesinde bulundu.
Gazioğlu, "Yaptığımız çalışma ‘Ben bu havzada, bu tür gemilerin, Boğaz’dan geçebileceği şekilde dizayn edilmesini istiyorum.’ diyebilmeyi sağlayacak. O zaman biz boğazlarımızı risk teşkil eden yaşlı gemilerden arındırabilmiş olacağız, elimizde ilerleyen yıllar için bir parametre olacak." dedi.
"İstanbul Boğazı’ndan Geçen Gemilerden Hava Emisyon Envanteri Analizi" Projesi, İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü ile Güney Kore Ulusal Araştırma Vakfı (NRF) işbirliğinde ocak ayı içinde başlatılacak ve 2 yıl sürecek.
TÜBİTAK destekli projenin ayrıntılarını anlatan İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü Müdürü ve projenin yürütücüsü Prof. Dr. Cem Gazioğlu, yılda ortalama yaklaşık 40 bin geminin İstanbul Boğazı’nı kullanarak Türk boğazlar sistemine girişi yaptığını söyledi.
Gemilerden kaynaklı baca gazı emisyonlarının hesaplanması gerektiğini belirten Gazioğlu, "Çünkü dünyamız artık bu çeşit emisyonlara karşı çok duyarlı, belli tolerans sınırlarına geldik. Esasen bu, Türkiye’nin boğazlar konusundaki hakimiyetini de pekiştirecek diye düşünüyoruz. Burası sonsuz bir kaynak değil, buradan geçecek gemilerin bir sınırının olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu sınırı koyabilecek maddelerden birisi de emisyonlar. Dünyada artık ne kadar üretim yaptığınızdan çok, bu üretimi nasıl yaptığınız ve nasıl naklettiğiniz önemli." diye konuştu.
Çevre şartlarının hiçe sayıldığı üretim ve lojistik anlayışının artık terk edildiğine dikkati çeken Gazioğlu, kaynakların doğru ve sürdürülebilir şekilde yönetilmesi, çevreye duyarlı üretim yapılması ve ürünlerin çevreye duyarlı şekilde nakledilmesi gerektiğini, Türk boğazlar sisteminin de bu anlamda önemli bir lokasyon olduğunu vurguladı.
Gazioğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin boğazlar üzerindeki hakimiyetini çevre boyutunda da göstermesi gerekiyor, bunu da araştırma projeleriyle gerçekleştirmek mümkün. Boğaz’da belli noktalara yerleştireceğimiz sensörler, gemi kaynaklı emisyonları hesaplamamızı sağlayacak. Biz zaten bir hesap yöntemi geliştirmiş durumdayız ama o hesap yöntemi oradan geçen geminin ana makinesine göre bir yaklaşım içeriyor. Bizim buradaki ana yaklaşımımız, ‘Gemi geçtikten sonra ne kadar emisyon bıraktı?’ üzerine. Sensörler vasıtasıyla gemi geçtikten sonra bunu değerlendirebileceğiz. Biraz daha rafine bir sonuç elde etmeyi bekliyoruz."
İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin anlık dataları sisteme girilecek
Ölçümlerin ilk olarak İstanbul Boğazı’ndaki 3 noktadan başlayacağını ancak bu sayının artabileceğini kaydeden Gazioğlu, Güney Kore’nin bu konuda geliştirdiği bir sistem olduğunu, kendilerinin de söz konusu sistemi Türk boğazlarına adapte ettiklerini bildirdi.
Gazioğlu, "Onların geliştirdiği sistem doğal su geçişlerinde gemilerin olduğu bir sistem, şehirleşmenin olmadığı yerlerde çalışan sistemlerdi. Biz ne yazık ki etrafında yaklaşık 15 milyon insanın yaşadığı bir şehirden bahsediyoruz ve şehrin de bir emisyon kaynağı var. Buradaki emisyon kaynağımız yerel trafik unsurları. Gemi geçtiğinde bu emisyonları nasıl ayırt edeceğiz? Temel olarak boğazdan geçen gemilerin o anlık datasını da gireceğimiz sistemden bahsediyoruz. Teorik olarak bazı çalışmalar yaptık, onu pratiğe dökeceğiz." diye konuştu.
Yerel unsurların bütün motor bilgilerine sahip olduklarını ancak transit geçiş yapan gemilerin motor hacimlerini bilmediklerini, bu durumun kendileri açısından en büyük sıkıntı olduğunu dile getiren Gazioğlu, "Geminin ana makinesini bir şekilde öğrenebilirsiniz ama yardımcı makine dediğimiz jeneratörler var. Bunlar bizim şehir hatları vapurlarının motoru kadar yakıt harcıyorlar, o yüzden gemi geçtikten sonra bıraktığı etkiyi hesaplamak istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"Farklı yakıt türlerine geçmek gerekiyor"
Denizcilik sektörünün iklim krizinin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu görüşünü paylaşan Gazioğlu, sektörde eski üretim tekniklerinin zamanla terk edileceğini, gemilerin farklı yakıtlar kullanmasının söz konusu olabileceğini vurguladı.
Kısa mesafeli taşımacılıkta elektrikli motorlar üzerine bir dönüşüm beklendiğinin ancak büyük tonajlı gemiler için bu dönüşümün çok kolay olmadığının altını çizen Gazioğlu, "Elektrikli bir geminin aylarca seyirde olması çok kolay değil. Farklı yakıt türlerine geçmek gerekiyor, buna göre gemi makinelerinin üretilmesi gerekiyor. Halihazırdaki gemilerin bu dönüşümü yapması mümkün değil. O yüzden gemicilik sektörüne bir hedef konulacak, zaman içinde gemilerin dönüştürülmesi istenecek." değerlendirmesinde bulundu.
Gazioğlu, "Yaptığımız çalışma ‘Ben bu havzada, bu tür gemilerin, Boğaz’dan geçebileceği şekilde dizayn edilmesini istiyorum.’ diyebilmeyi sağlayacak. O zaman biz boğazlarımızı risk teşkil eden yaşlı gemilerden arındırabilmiş olacağız, elimizde ilerleyen yıllar için bir parametre olacak." dedi.