Fetullahçı Terör Örgütü, bundan 9 yıl önce gerçek yüzünü göstererek, yargı eliyle bir darbeye kalkıştı. Yargı ve emniyete sinsice sızan örgütün 17 Aralık kumpasının üzerinden 9 yıl geçti. Bu tarih, FETÖ’nün, seçilmiş meşru hükümete karşı yürüttüğü operasyonların başlangıcı kabul edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbeci kimliğini 17 Aralık 2013 tarihinde su yüzüne çıkardı.
Örgüt darbenin ilk halkasına rüşvet ve yolsuzluk kılıfı giydirdi. Birbiriyle alakası olmayan 3 ayrı soruşturma dosyası hazırladı. O dosyalar dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’dan gizlendi.
Bakan çocukları, iş adamı, banka yöneticisi, belediye başkanları ve bürokratlar olmak üzere 89 sözde şüpheli gözaltına alındı, 26 kişi tutuklandı.
Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç tüm bu olan bitenin mimarlarıydı. Koordinasyonu ise Zekeriya Öz yapıyordu. Bugün üçü de firari.
"17 Aralık’ın tarihi aslında 17 aralık değildir, 17 Mart’tır"
Örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik ilk operasyonlarının, 2010’lu yıllardan itibaren ağırlık kazandığını belirten İrfan Fidan, 17 Aralık sürecinin de bunun bir parçası olduğunu söyledi.
Fidan, "17 Aralık’ın tarihi aslında 17 aralık değildir, 17 Mart’tır. 2014 30 Mart seçimlerine giden süreçte alelacele yapılmaya çalışılmıştır. Deşifre olduğu inancıyla erkene alınmıştır. 17 aralık-25 aralık Operasyonları’nın örgüt tarafından başlatıldığı tarihte dosyalar henüz sonlandırılmamıştır, dinlemeler devam etmektedir. Takipler devam etmektedir. Deşifre olduğu inancıyla örgüt, alelacele apar topar düğmeye basmıştır tabiri caizse." dedi.
Firari Zekeriya Öz’ün Dubai tatili
Zekeriya Öz, sözde yolsuzluk soruşturması yürütüyordu. Oysa kendisi, şüpheli olarak kodladığı iş adamlarının parasıyla 17 Aralık’tan 2 ay önce Dubai’de tatil bile yaptı.
Seçilmiş hükümet darbenin ilk halkasına tedbir alırken, FETÖ elebaşı ise Pensilvanya’daki malikanesinde beddua ediyordu.
"Şeb-i Aruz törenlerinin olduğu gün operasyona başladılar"
Aslında 17-25 Aralık operasyonunun tarihinin 31 Mart seçimlerinden bir hafta önce olduğunu ifade eden Avukat Cüneyt Toraman, "Ancak dershane tasarısının Melis’e sunulmasıyla erkene almak zorunda kaldılar. Yani semboller çok önemlidir bu örgüt açısından. Şeb-i Aruz sevgiliye kavuşma biliyorsunuz. Yani öyle bir tarih seçiyorlar ki Cumhurbaşkanımız da o zaman Konya’daydı. Tam Şeb-i Aruz törenlerine katıldığı gün, operasyona başladılar." diye konuştu.
FETÖ’cü polis FBI’ın avucunda
İran, ABD’nin uyguladığı ambargo nedeniyle Halkbank’ta hesap açtı. Türkiye, İran’dan aldığı enerjinin karşılığını bu bankaya yatırıyordu.
Halkbank’ın Genel Müdürlüğü Ankara’da, Bölge Müdürlüğü ise İstanbul Ataşehir’deydi. Bir başka ifadeyle İstanbul Anadolu Adliyesi’nin mıntıkasındaydı. Oysa bankaya kumpas, Çağlayan Adliyesi’nde kuruldu. Amaç İran ile Türkiye arasındaki ticareti engellemekti.
Kumpasın içinde yer FETÖ üyeleri bankayı zarara uğrattı. Hüseyin Korkmaz da o üyelerden biriydi, firar etti.
Yıllar sonra New York’taki Halkbank davasında tanık olarak ortaya çıktı. Örgütün ürettiği sözde delillerin karşılığında FBI tarafından 50 bin dolarla ödüllendirildi.
"Brezilya ve Türkiye’nin yöneticileri hedef alındı"
Bu operasyonlarının bir ayağının da Brezilya olduğunu belirten Savcı Fidan, "Hedef alınan kurumların Türkiye’deki karşılığı Halkbank ise Brezilya’da Petrobras’tır. Dünyanın en büyük 5’nci veya 6’ncı petrol şirketidir. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticileri hedef alınmamıştır, Brezilya ülkesinin yöneticileri de hedef alınmıştır. Bu çok büyük bir istihbarat operasyonudur. Fethullahçı Terör Örgütü bunun Türkiye’deki uygulayıcısıdır, yürütücüsüdür. Sonraki adımı brezilya örneğinden görebiliriz. Devlet yönetimi değişmiştir." dedi.
Asıl hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu anlaşıldı
17 Aralık’ın ardından İstanbul Emniyeti’nden FETÖ üyesi polisler temizlendi. 8 gün sonra asıl hedefin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu anlaşıldı.
Bu kez FETÖ’nün firari savcısı Muammer Akkaş devreye girdi. 25 Aralık sabahı 96 sözde şüpheliye gözaltı kararı verildi. Ancak kararlar İstanbul Emniyeti tarafından uygulanmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dinlenenler arasındaydı
Yüzlerce kişi hakkında sahte delil üretildi. Aynı hakimlerden dinleme kararları alındı. Şüpheli olarak kodladıkları isimler hukuksuz şekilde dinlendi.
Savcı Fidan, şunları söyledi:
"Devam eden süreçte uygulamaya soktukları her kesimden her görüşten, her meslekten, her kanaatten hatta ve hatta her mezhepten binlerce insanın dinlendiği, tapelendiği, suç unsuru olup olmadığına bakılmaksızın kriminalize edildiği, kriminalize edildiği bir selam tevhid sözde terör örgütü adlı bir dosyaları ele geçmişti o dönemde. Devletin kritik görevlerinde, hassas görevlerinde teknik, bilimsel, endüstrilerinde çalışan yetişmiş insanların hedef alındığını ve dosyaya dahil edildiğini belli bir strateji dahilinde hareket edildiğini kanaat getiriyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dinlenenler arasındaydı. Dinlemeyi yapan polisler Erdoğan için, "Dönemin Başbakanı" ifadesini bile kullandı.
"Başarılı olsalardı, örgütle mücadele edecek güç kalmayacaktı"
Ayrıca bakanlar, MİT Başkanı ve çok sayıda bürokratın FETÖ tarafından dinlendiği belirlendi.
Bunların Başbakan’ı ve çevresini tamamen tasfiye etmeye yönelik bir operasyon olduğunu dile getiren Avukat Toraman, "Bütün bu dosyaların hepsini birleştirdiğinizde suçla, terörle uzaktan yakından alakası olmayan dosyalar. Amaç cezaevine tıkmak. Yani eğer cezaevine tutuklamış olsalardı, ki kendi hakimleri kendi savcıları ve tasfiye etmiş olacaklardı. Yani sahada açık alanda kendileriyle mücadele edecek bir güç kalmayacaktı. Çok ustaca, profesyonelce seçilmiş isimler bunlar." dedi.
"17 Aralık bir tasfiye operasyonudur"
Bunun bir tasfiye operasyonu olduğunu söyleyen Savcı Fidan, "Birilerinden alınan talimatın Fethullahçı Terör Örgütü eliyle gerçekleştirilmesi operasyonudur. Bu akıl, bu toprakların aklı değildir. Bu akıl, başkalarının aklıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hedef alan egemen bir akıldır. Bunlar sadece uygulayıcıdır." diye konuştu.
25 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi
17 ve 25 Aralık darbe girişimi için hazırlanan sözde soruşturma dosyalarına takipsizlik kararı verildi.
FETÖ’cü polis ve savcılar hakkında ise dava açıldı. 25 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. 33 sanığa da 10 yılla 172 yıl arasında değişen hapis cezaları aldı.
Muammer Akkaş, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç ise hala firari.
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) darbeci kimliğini 17 Aralık 2013 tarihinde su yüzüne çıkardı.
Örgüt darbenin ilk halkasına rüşvet ve yolsuzluk kılıfı giydirdi. Birbiriyle alakası olmayan 3 ayrı soruşturma dosyası hazırladı. O dosyalar dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı’dan gizlendi.
Bakan çocukları, iş adamı, banka yöneticisi, belediye başkanları ve bürokratlar olmak üzere 89 sözde şüpheli gözaltına alındı, 26 kişi tutuklandı.
Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç tüm bu olan bitenin mimarlarıydı. Koordinasyonu ise Zekeriya Öz yapıyordu. Bugün üçü de firari.
"17 Aralık’ın tarihi aslında 17 aralık değildir, 17 Mart’tır"
Örgütün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yönelik ilk operasyonlarının, 2010’lu yıllardan itibaren ağırlık kazandığını belirten İrfan Fidan, 17 Aralık sürecinin de bunun bir parçası olduğunu söyledi.
Fidan, "17 Aralık’ın tarihi aslında 17 aralık değildir, 17 Mart’tır. 2014 30 Mart seçimlerine giden süreçte alelacele yapılmaya çalışılmıştır. Deşifre olduğu inancıyla erkene alınmıştır. 17 aralık-25 aralık Operasyonları’nın örgüt tarafından başlatıldığı tarihte dosyalar henüz sonlandırılmamıştır, dinlemeler devam etmektedir. Takipler devam etmektedir. Deşifre olduğu inancıyla örgüt, alelacele apar topar düğmeye basmıştır tabiri caizse." dedi.
Firari Zekeriya Öz’ün Dubai tatili
Zekeriya Öz, sözde yolsuzluk soruşturması yürütüyordu. Oysa kendisi, şüpheli olarak kodladığı iş adamlarının parasıyla 17 Aralık’tan 2 ay önce Dubai’de tatil bile yaptı.
Seçilmiş hükümet darbenin ilk halkasına tedbir alırken, FETÖ elebaşı ise Pensilvanya’daki malikanesinde beddua ediyordu.
"Şeb-i Aruz törenlerinin olduğu gün operasyona başladılar"
Aslında 17-25 Aralık operasyonunun tarihinin 31 Mart seçimlerinden bir hafta önce olduğunu ifade eden Avukat Cüneyt Toraman, "Ancak dershane tasarısının Melis’e sunulmasıyla erkene almak zorunda kaldılar. Yani semboller çok önemlidir bu örgüt açısından. Şeb-i Aruz sevgiliye kavuşma biliyorsunuz. Yani öyle bir tarih seçiyorlar ki Cumhurbaşkanımız da o zaman Konya’daydı. Tam Şeb-i Aruz törenlerine katıldığı gün, operasyona başladılar." diye konuştu.
FETÖ’cü polis FBI’ın avucunda
İran, ABD’nin uyguladığı ambargo nedeniyle Halkbank’ta hesap açtı. Türkiye, İran’dan aldığı enerjinin karşılığını bu bankaya yatırıyordu.
Halkbank’ın Genel Müdürlüğü Ankara’da, Bölge Müdürlüğü ise İstanbul Ataşehir’deydi. Bir başka ifadeyle İstanbul Anadolu Adliyesi’nin mıntıkasındaydı. Oysa bankaya kumpas, Çağlayan Adliyesi’nde kuruldu. Amaç İran ile Türkiye arasındaki ticareti engellemekti.
Kumpasın içinde yer FETÖ üyeleri bankayı zarara uğrattı. Hüseyin Korkmaz da o üyelerden biriydi, firar etti.
Yıllar sonra New York’taki Halkbank davasında tanık olarak ortaya çıktı. Örgütün ürettiği sözde delillerin karşılığında FBI tarafından 50 bin dolarla ödüllendirildi.
"Brezilya ve Türkiye’nin yöneticileri hedef alındı"
Bu operasyonlarının bir ayağının da Brezilya olduğunu belirten Savcı Fidan, "Hedef alınan kurumların Türkiye’deki karşılığı Halkbank ise Brezilya’da Petrobras’tır. Dünyanın en büyük 5’nci veya 6’ncı petrol şirketidir. Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti yöneticileri hedef alınmamıştır, Brezilya ülkesinin yöneticileri de hedef alınmıştır. Bu çok büyük bir istihbarat operasyonudur. Fethullahçı Terör Örgütü bunun Türkiye’deki uygulayıcısıdır, yürütücüsüdür. Sonraki adımı brezilya örneğinden görebiliriz. Devlet yönetimi değişmiştir." dedi.
Asıl hedefin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu anlaşıldı
17 Aralık’ın ardından İstanbul Emniyeti’nden FETÖ üyesi polisler temizlendi. 8 gün sonra asıl hedefin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu anlaşıldı.
Bu kez FETÖ’nün firari savcısı Muammer Akkaş devreye girdi. 25 Aralık sabahı 96 sözde şüpheliye gözaltı kararı verildi. Ancak kararlar İstanbul Emniyeti tarafından uygulanmadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da dinlenenler arasındaydı
Yüzlerce kişi hakkında sahte delil üretildi. Aynı hakimlerden dinleme kararları alındı. Şüpheli olarak kodladıkları isimler hukuksuz şekilde dinlendi.
Savcı Fidan, şunları söyledi:
"Devam eden süreçte uygulamaya soktukları her kesimden her görüşten, her meslekten, her kanaatten hatta ve hatta her mezhepten binlerce insanın dinlendiği, tapelendiği, suç unsuru olup olmadığına bakılmaksızın kriminalize edildiği, kriminalize edildiği bir selam tevhid sözde terör örgütü adlı bir dosyaları ele geçmişti o dönemde. Devletin kritik görevlerinde, hassas görevlerinde teknik, bilimsel, endüstrilerinde çalışan yetişmiş insanların hedef alındığını ve dosyaya dahil edildiğini belli bir strateji dahilinde hareket edildiğini kanaat getiriyorum."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dinlenenler arasındaydı. Dinlemeyi yapan polisler Erdoğan için, "Dönemin Başbakanı" ifadesini bile kullandı.
"Başarılı olsalardı, örgütle mücadele edecek güç kalmayacaktı"
Ayrıca bakanlar, MİT Başkanı ve çok sayıda bürokratın FETÖ tarafından dinlendiği belirlendi.
Bunların Başbakan’ı ve çevresini tamamen tasfiye etmeye yönelik bir operasyon olduğunu dile getiren Avukat Toraman, "Bütün bu dosyaların hepsini birleştirdiğinizde suçla, terörle uzaktan yakından alakası olmayan dosyalar. Amaç cezaevine tıkmak. Yani eğer cezaevine tutuklamış olsalardı, ki kendi hakimleri kendi savcıları ve tasfiye etmiş olacaklardı. Yani sahada açık alanda kendileriyle mücadele edecek bir güç kalmayacaktı. Çok ustaca, profesyonelce seçilmiş isimler bunlar." dedi.
"17 Aralık bir tasfiye operasyonudur"
Bunun bir tasfiye operasyonu olduğunu söyleyen Savcı Fidan, "Birilerinden alınan talimatın Fethullahçı Terör Örgütü eliyle gerçekleştirilmesi operasyonudur. Bu akıl, bu toprakların aklı değildir. Bu akıl, başkalarının aklıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hedef alan egemen bir akıldır. Bunlar sadece uygulayıcıdır." diye konuştu.
25 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi
17 ve 25 Aralık darbe girişimi için hazırlanan sözde soruşturma dosyalarına takipsizlik kararı verildi.
FETÖ’cü polis ve savcılar hakkında ise dava açıldı. 25 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edildi. 33 sanığa da 10 yılla 172 yıl arasında değişen hapis cezaları aldı.
Muammer Akkaş, Zekeriya Öz, Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç ise hala firari.