Merkez bankasının parası var, ismi TL. Acaba bunu kullanmak zorunda mıyız, başka alternatifimiz yok mu? İçinde Türk kelimesi geçtiği için TL’yi bizim zannediyor olabiliriz. Ancak acaba gerçekten TL bizim mi? Sahibi biz miyiz?
Özet (tl;dr):
1- Yazıda ödeme sistemleri ile para/kredi arasındaki farkı anlatıyorum,
2- Merkez bankalarının olup bize ait olmayan TL’yi kullanacaksak o zaman bize izin verme/vermeme yetkileri olduğunu kabul ediyoruz, bunun dışında ticaretimize karışamayacaklarını söylüyorum.
3- Kripto kullanarak tüm alışveriş ve ticaret özel anlaşmalar ile yapılabilir onu da sonda anlattım.
Önden biraz tarih:
Geleneksel olarak bir ülkenin insanlarının kullandığı paranın başka ülkelerle ticaretlerinde geçerli olması adına üzerinde mutabık kalınan bazı özellikleri olması gerekir. 1920’lerden önce bu özelliklerin en önemlisi altına endeksli olmaktı. Altın madeni her yerde aynıydı ve ağırlık ve vasıf olarak 1 kg saf altın Londra’da ne ise Ankara’da da oydu. Tarih boyunca da, taa Sümer’den beri 5000 yıldır para denildiği zaman arkasında gümüş ya da altın ya da bu ikisinin bir karışımı kabul görmekteydi.
Ancak bu durum İkinci Dünya Savaşı ertesinde değişti ve dünyada altına endeksli para kalmadı. 1971’den sonra ise doğrudan doğruya ABD doları endeks varlık olarak kullanılmaya başladı. Yani dünyadaki para birimleri, ve bu arada TL de, eskiden altına olduğu gibi bu defa dolara endeksli oldular. Ve sonucunda uluslararası ticarette küçük ülkeler kendi paralarının yerine dolar kullanır oldular. Değerini çabuk kaybettiği düşünülen yerel paralar uluslararası ticarette kullanılmadılar. Mesela Türkiye Rusya’dan gaz ve buğday alırken faturalar hep dolar faturasıydı ve ödemeler de o ülkenin bankalarındaki dolar hesaplarına yapılmaktaydı.
Şimdi bu bilgiler ışığında, anlamamız gerekiyor ki, sadece TL değil, diğer dünya paraları, euro, yen, yuan, ruble vb. de aslında dolara endeksli paralar. Yani onlar da sadece bir dereceye kadar bir ulusun egemenlik haklarını temsil edebilir. Son tahlilde tüm dünya paraları bir merkezden basılıyor ve Basel’de değiş-tokuş ediliyor. Bu durumun faydası olduğu kadar sakıncaları da olduğu Rusya yaptırımları ile ortaya çıktı. Paranın merkezindekiler, isterlerse bir ülkeyi dünya ticaretinden çıkarabileceklerini tüm ülkelere gösterdiler.
Ödeme sistemleri:
Şimdi gelelim ödeme sistemlerine. Ödeme sistemi, bir ülkede kabul görmüş ve halk tarafından kullanılan paranın ticaret ile elden ele aktarılmasında kullanılan analog ve dijital tüm sistemlere verilen genel bir addır. Bu sistemlerde kullandığımız araçlar da “ödeme aracı” olarak anılıyor.
Mesela bankaların bize verdiği ATM kartı bir ödeme aracıdır. Mesela cep telefonu ile veya temassız olarak kullandığım Papara kart da bir ödeme aracıdır. Bankaların bize verdiği kredi kartı da bir ödeme aracıdır ama kredi fonksiyonu ile ödeme kısmı birbirinden farklı işlevlerdir. İki işlev üst üstedir burada. O yüzden de karıştırmamız çok kolay oluyor.
Banka ATM kartları sizin bankadaki hesabınızdan alış-veriş yaptığınız markete POS cihazları vasıtasıyla dijital olarak aktarım yapar. Para sizden o anda çıksa da aslında markete sizin paranız hemen ödenmez, o POS cihazı içinde bekler. Sizin paranız, alış-veriş ettiğiniz marketin bankayla anlaşmasına göre, 1 gün ile 35 gün arasında bir sürede karşıya transfer edilir. Banka, anlaşmasına göre sizin paranızı market sahibine ertesi gün satarak ek faiz geliri de elde eder. YANİ: siz kartla ödeme yaptığınızda aslında para sizden yine bankaya geçiyor, hemen satıcıya geçmiyor!
Evet, banka kartıyla ödeme yaptığınızda, o anda hesapta paranız olsa bile aracılık yapan banka ekstra gelir kazanarak sizin paranızı markete satar. O nedenle küçük işletmeler, fiziki nakit para ile ödeme yapmanız durumunda indirim yapmayı kabul ederler. Bazı (toplamın %40’ı) işletme sahipleri de, faizi ellemek istemedikleri için POS cihazlarında sizin paranız 35 gün bekler, market sahibine aktarılmaz, ancak bu aradaki zamanda o para yine de banka tarafından kullanılabilir.
Kredi kartları ise, ATM kartlarına şekil olarak çok benzese de, bir ödeme aracı özelliklerinin yanısıra bundan bağımsız olarak, size kredi yani borç verme özelliği de taşır. Size borç verdiği zaman, POS cihazı içinde bekleyen paraların tersi olarak bu defa banka, faiz ve komisyonunu ödeterek size para satar. Kullandığınız o anda olmayan ve ileride ödeme sözü verdiğiniz gelecekte kazanacağınız paradır. Bu kredi verme özelliği yüzünden, banka ödeme araçlarını (POS cihazı , banka kartı vb.) bize vererek, hesapta olan paramızı dahi işletmelere vadeli (ve faizle) satma kabiliyeti edinmektedir.
Çekler:
Başka ülkelerde bunlara ek olarak banka çekleri de ödeme aracı olarak ve sadece bu amaçla kullanılır. Mesela ABD’deki bazı eyaletlerde (Ohio, Michigan gibi) halk süper market kasalarında sık sık çek ile ödeme yapar. Elle yazıp imzaladıkları çekleriyle, o sırada aldıkları malların karşılığı olan dolarları, kendi banka hesabından alıp süpermarketin banka hesabına aktarılması için çeki veren bankaya talimat vermiş olurlar. Bankalar da kendilerine gündelik veya haftalık olarak gelen çeklerde yazılı olan miktarları imza sahibi kişilerin hesabından alıp marketin hesabına transfer ederler. Çek Batı’da sadece bir ödeme sistemidir.
Türkiye’de çekler:
Ülkemizde ise çekler bir ödeme aracı olmanın yanısıra aynı kredi kartlarının iki farklı özelliği birleştirmesi gibi ikinci bir özellik daha taşırlar: Çekler, ülkemizde üzerlerine normalde konulması yasak olan ileri tarihli bir vade konularak kredi yaratımında kullanılırlar. Ancak bu defa kredi biz vatandaşlar tarafından, yani bankalar değil de tüccar ve esnaf tarafından yaratılır. Bu manada bankalara karşı icat edilmiş bir çeşit vatandaş para/kredi ve ödeme sistemidir. Üstelik kanunidir, vadeli çekler kanunla korunur. Vadeli çekleri başka yazılarımda daha önce işlediğim için detaya girmeyeceğim burada.
Ödemede kriptolar kullanılamaz mı?
Geçtiğimiz yıl ülkemizde yayınlanan bir yönetmelikle (kanun değil) elektronik para ödeme sistemlerinde TL dışında başka araçların, mesela kriptoparaların kullanımı yasaklandı.
Bu yönetmeliği yayınlayan merkez bankası bir A.Ş. olup bu konuda yerden göğe kadar haklıdır. Tek yetkilisi (veya sahibi) olduğu TL’nin olur olmaz işlerde kullanılmasını kısıtlamıştır. Yine bankalara ait olup TL’nin içinden aktığı ödeme araçlarında da kripto kullanımını yasaklamıştır, ki bunda da söyleyecek bir sözümüz yok.
Bunun dışında, merkez bankasının bizim, yani halkın kendi arasında yaptığı ticarete karışma yetkisi yoktur. Bize TL kullandırmayabilir, zira onun malıdır. Biz de bu durumda ticaretimizde onlara ait TL’yi kullanmayız, başka araçlar kullanırız. Ticaretimizi aramızda özel sözleşmelerle yaparız, bunlar bizim anayasal yani temel haklarımızdır. Engellenemez. Özel sözleşmeler içinde ödeme neyle yapılacak biz belirleriz: Taşla mı ödeme yapılacak, samanla mı, yoksa BTC ile mi bizler, alıcı ve satıcılar aramızda karar veririz. Buna kimsenin karışma yetkisi yok.
Özet (tl;dr):
1- Yazıda ödeme sistemleri ile para/kredi arasındaki farkı anlatıyorum,
2- Merkez bankalarının olup bize ait olmayan TL’yi kullanacaksak o zaman bize izin verme/vermeme yetkileri olduğunu kabul ediyoruz, bunun dışında ticaretimize karışamayacaklarını söylüyorum.
3- Kripto kullanarak tüm alışveriş ve ticaret özel anlaşmalar ile yapılabilir onu da sonda anlattım.
Önden biraz tarih:
Geleneksel olarak bir ülkenin insanlarının kullandığı paranın başka ülkelerle ticaretlerinde geçerli olması adına üzerinde mutabık kalınan bazı özellikleri olması gerekir. 1920’lerden önce bu özelliklerin en önemlisi altına endeksli olmaktı. Altın madeni her yerde aynıydı ve ağırlık ve vasıf olarak 1 kg saf altın Londra’da ne ise Ankara’da da oydu. Tarih boyunca da, taa Sümer’den beri 5000 yıldır para denildiği zaman arkasında gümüş ya da altın ya da bu ikisinin bir karışımı kabul görmekteydi.
Ancak bu durum İkinci Dünya Savaşı ertesinde değişti ve dünyada altına endeksli para kalmadı. 1971’den sonra ise doğrudan doğruya ABD doları endeks varlık olarak kullanılmaya başladı. Yani dünyadaki para birimleri, ve bu arada TL de, eskiden altına olduğu gibi bu defa dolara endeksli oldular. Ve sonucunda uluslararası ticarette küçük ülkeler kendi paralarının yerine dolar kullanır oldular. Değerini çabuk kaybettiği düşünülen yerel paralar uluslararası ticarette kullanılmadılar. Mesela Türkiye Rusya’dan gaz ve buğday alırken faturalar hep dolar faturasıydı ve ödemeler de o ülkenin bankalarındaki dolar hesaplarına yapılmaktaydı.
Şimdi bu bilgiler ışığında, anlamamız gerekiyor ki, sadece TL değil, diğer dünya paraları, euro, yen, yuan, ruble vb. de aslında dolara endeksli paralar. Yani onlar da sadece bir dereceye kadar bir ulusun egemenlik haklarını temsil edebilir. Son tahlilde tüm dünya paraları bir merkezden basılıyor ve Basel’de değiş-tokuş ediliyor. Bu durumun faydası olduğu kadar sakıncaları da olduğu Rusya yaptırımları ile ortaya çıktı. Paranın merkezindekiler, isterlerse bir ülkeyi dünya ticaretinden çıkarabileceklerini tüm ülkelere gösterdiler.
Ödeme sistemleri:
Şimdi gelelim ödeme sistemlerine. Ödeme sistemi, bir ülkede kabul görmüş ve halk tarafından kullanılan paranın ticaret ile elden ele aktarılmasında kullanılan analog ve dijital tüm sistemlere verilen genel bir addır. Bu sistemlerde kullandığımız araçlar da “ödeme aracı” olarak anılıyor.
Mesela bankaların bize verdiği ATM kartı bir ödeme aracıdır. Mesela cep telefonu ile veya temassız olarak kullandığım Papara kart da bir ödeme aracıdır. Bankaların bize verdiği kredi kartı da bir ödeme aracıdır ama kredi fonksiyonu ile ödeme kısmı birbirinden farklı işlevlerdir. İki işlev üst üstedir burada. O yüzden de karıştırmamız çok kolay oluyor.
Banka ATM kartları sizin bankadaki hesabınızdan alış-veriş yaptığınız markete POS cihazları vasıtasıyla dijital olarak aktarım yapar. Para sizden o anda çıksa da aslında markete sizin paranız hemen ödenmez, o POS cihazı içinde bekler. Sizin paranız, alış-veriş ettiğiniz marketin bankayla anlaşmasına göre, 1 gün ile 35 gün arasında bir sürede karşıya transfer edilir. Banka, anlaşmasına göre sizin paranızı market sahibine ertesi gün satarak ek faiz geliri de elde eder. YANİ: siz kartla ödeme yaptığınızda aslında para sizden yine bankaya geçiyor, hemen satıcıya geçmiyor!
Evet, banka kartıyla ödeme yaptığınızda, o anda hesapta paranız olsa bile aracılık yapan banka ekstra gelir kazanarak sizin paranızı markete satar. O nedenle küçük işletmeler, fiziki nakit para ile ödeme yapmanız durumunda indirim yapmayı kabul ederler. Bazı (toplamın %40’ı) işletme sahipleri de, faizi ellemek istemedikleri için POS cihazlarında sizin paranız 35 gün bekler, market sahibine aktarılmaz, ancak bu aradaki zamanda o para yine de banka tarafından kullanılabilir.
Kredi kartları ise, ATM kartlarına şekil olarak çok benzese de, bir ödeme aracı özelliklerinin yanısıra bundan bağımsız olarak, size kredi yani borç verme özelliği de taşır. Size borç verdiği zaman, POS cihazı içinde bekleyen paraların tersi olarak bu defa banka, faiz ve komisyonunu ödeterek size para satar. Kullandığınız o anda olmayan ve ileride ödeme sözü verdiğiniz gelecekte kazanacağınız paradır. Bu kredi verme özelliği yüzünden, banka ödeme araçlarını (POS cihazı , banka kartı vb.) bize vererek, hesapta olan paramızı dahi işletmelere vadeli (ve faizle) satma kabiliyeti edinmektedir.
Çekler:
Başka ülkelerde bunlara ek olarak banka çekleri de ödeme aracı olarak ve sadece bu amaçla kullanılır. Mesela ABD’deki bazı eyaletlerde (Ohio, Michigan gibi) halk süper market kasalarında sık sık çek ile ödeme yapar. Elle yazıp imzaladıkları çekleriyle, o sırada aldıkları malların karşılığı olan dolarları, kendi banka hesabından alıp süpermarketin banka hesabına aktarılması için çeki veren bankaya talimat vermiş olurlar. Bankalar da kendilerine gündelik veya haftalık olarak gelen çeklerde yazılı olan miktarları imza sahibi kişilerin hesabından alıp marketin hesabına transfer ederler. Çek Batı’da sadece bir ödeme sistemidir.
Türkiye’de çekler:
Ülkemizde ise çekler bir ödeme aracı olmanın yanısıra aynı kredi kartlarının iki farklı özelliği birleştirmesi gibi ikinci bir özellik daha taşırlar: Çekler, ülkemizde üzerlerine normalde konulması yasak olan ileri tarihli bir vade konularak kredi yaratımında kullanılırlar. Ancak bu defa kredi biz vatandaşlar tarafından, yani bankalar değil de tüccar ve esnaf tarafından yaratılır. Bu manada bankalara karşı icat edilmiş bir çeşit vatandaş para/kredi ve ödeme sistemidir. Üstelik kanunidir, vadeli çekler kanunla korunur. Vadeli çekleri başka yazılarımda daha önce işlediğim için detaya girmeyeceğim burada.
Ödemede kriptolar kullanılamaz mı?
Geçtiğimiz yıl ülkemizde yayınlanan bir yönetmelikle (kanun değil) elektronik para ödeme sistemlerinde TL dışında başka araçların, mesela kriptoparaların kullanımı yasaklandı.
Bu yönetmeliği yayınlayan merkez bankası bir A.Ş. olup bu konuda yerden göğe kadar haklıdır. Tek yetkilisi (veya sahibi) olduğu TL’nin olur olmaz işlerde kullanılmasını kısıtlamıştır. Yine bankalara ait olup TL’nin içinden aktığı ödeme araçlarında da kripto kullanımını yasaklamıştır, ki bunda da söyleyecek bir sözümüz yok.
Bunun dışında, merkez bankasının bizim, yani halkın kendi arasında yaptığı ticarete karışma yetkisi yoktur. Bize TL kullandırmayabilir, zira onun malıdır. Biz de bu durumda ticaretimizde onlara ait TL’yi kullanmayız, başka araçlar kullanırız. Ticaretimizi aramızda özel sözleşmelerle yaparız, bunlar bizim anayasal yani temel haklarımızdır. Engellenemez. Özel sözleşmeler içinde ödeme neyle yapılacak biz belirleriz: Taşla mı ödeme yapılacak, samanla mı, yoksa BTC ile mi bizler, alıcı ve satıcılar aramızda karar veririz. Buna kimsenin karışma yetkisi yok.